YARGI BİR BASKI ARACI DEĞİL ÖZGÜRLÜK ALANI OLMALIDIR
Bilindiği üzere HDP Eski Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile dönemin Halkların Demokratik Partisi (HDP) MYK üyelerinin de içinde bulunduğu siyasetçilerin Kobane olayları nedeniyle 26 Nisan 2021 tarihinde Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasına başlanacaktır.
Açıktır ki bir hukuk devleti, yurttaşları ceza hukuku aracılığıyla korumanın dışında ceza hukukuna karşı da korumalıdır.
Selahattin Demirtaş’ın 4 Kasım 2016 tarihli ilk tutukluluğunun sona ermesi sonrası bu davaya konu soruşturma kapsamında benzer isnatlarla 20 Eylül 2019 tarihinde yeniden tutuklanması yargının siyaset kurumu üzerinde bir müdahale aracı olarak kullanıldığını ortaya koymaktadır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesi 22 Aralık 2020 tarihli Selahattin Demirtaş/Türkiye (2) kararında; 4 Kasım 2016 tarihli ilk tutuklama kararı ile 20 Eylül 2019 tarihli ikinci tutuklama kararının birbirinin devamı olduğunu, aynı deliller ve aynı olgusal temellere dayandığını, bu delillerin makul şüphe için yeterli olmadığını, başvurucunun siyasi saiklerle tutuklandığını ve aynı saiklerle tutukluluğunun sürdürüldüğünü, son tutuklama kararının da bu saike hizmet ettiğini tespit ederek Sözleşme'nin özgürlük ve güvenlik hakkını düzenleyen 5/1-c ve 5/3 maddelerinin, Ek 1 Numaralı Protokol’ün 3. maddesinde düzenlenen serbest seçim hakkının, Sözleşme'nin 10. maddesinde düzenlenen ifade özgürlüğünün ihlâl edildiğine; bununla birlikte tutukluluğunun siyasi saiklere dayanması gerekçesiyle Sözleşme'nin 5. maddesi ile bağlantılı olarak Sözleşmenin 18. maddesinin ihlâl edildiğine ve Sözleşme'nin 46. maddesi uyarınca derhal serbest bırakılmasına karar vermiştir.
Karar sonrası AİHM kararlarının uygulanmasını denetlemekle yükümlü olan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi de yaptığı açıklamada Türkiye'den, Selahattin Demirtaş'ın hak ihlaline uğradığı ve derhal serbest bırakılması gerektiğine yönelik AİHM kararının Haziran'a kadar uygulanmasını talep etmiştir.
AİHM kararına göre Selahattin Demirtaş yargılaması yargının siyaset kurumu üzerinde bir müdahale aracı olduğunun güçlü işaretlerini taşıdığından henüz yargılama başlamadan büyük bir meşruiyet kriziyle karşı karşıyadır. Bu krizin çözümü için öncelikle Selahattin Demirtaş dahil dosyadaki tutukluluların serbest bırakılması ve Türkiye’nin uymayı taahhüt ettiği Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümleriyle AİHM kararlarına uyulacak yeni bir sürecin başlatılması gerekmektedir. Aksi taktirde hukuk devleti ilkesinin onarılamayacak bir biçimde ağır yara alacağı bir dönemin yaşanacağı ve bu durumun da demokratik toplum düzenine zarar vereceği kuşkusuzdur.
Biz aşağıda imzası bulunan Barolar; yargılamada hukuk devleti ilkesi ve AİHM kararının gözetilmesini ve yargılananların serbest bırakılmasını talep ediyoruz.
Adıyaman Barosu
Ağrı Barosu
Batman Barosu
Bingöl Barosu
Bitlis Barosu
Dersim Barosu
Diyarbakır Barosu
Hakkari Barosu
Kars Barosu
Mardin Barosu
Muş Barosu
Siirt Barosu
Şanlıurfa Barosu
Şırnak Barosu
Van Barosu